Ana içeriğe atla

Online Söyleşi: Gazetecilik ve Hakikat İlişkisi

Üsküdar Üniversitesi Yeni Medya ve Gazetecilik bölüm başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan Birgün Gazetesi yazarı Ümit Alan ile ''Gazetecilik ve Hakikat İlişkisi'' hakkında bir söyleşi gerçekleştirdi.Söyleşiye, yeni medya ve gazetecilik bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Gül Esra Atalay'da katıldı.


Gazetecilik doğruyu söyleme mesleğidir.

Süleyman İrvan'ın ''Ben gazeteciliği tanımlarken,gazetecilik doğruyu söyleme mesleğidir derim.Bu tanıma katılıyor musunuz? sorusuna Ümit alan; ''Evet,doğruyu söyleme hakikatin peşinde koşma mesleğidir ama başlangıcında aslında bu kaygıyla başlamamış, zaman içerisinde şartlar ve insanların beklentileri gazeticiliği buraya götürmüş ve zaman içerisinde normlaşmıştır.'' şeklinde cevapladı. 

Gazetecilik propaganda kaygısı ile başladı

Gazeteciliğin başlangıcıyla ilgili Ümit Alan şu sözleri söyledi: ''Matbaa gibi araçlar çok pahalı ve o dönem ulaşılmaz araçlar olduğundan bir propaganda kaygısı ile başlamış ve Türkiye'de bile Osmanlı topraklarındaki ilk gazete Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın Mısır'da kendi adına propaganda yapması amacıyla çıkmıştır. Dünyada da örnekleri var 1800'ler öncesinde Amerika'da çıkan gazetelerde hep propaganda amaçlı. Ama zaman içerisinde iş ticarileşince ekonomik bir biçim kazanınca bütün müşterileri aynı anda memnun etme kaygısı çıkmış.''


Süleyman İrvan'ın ''Türkiye'de gazeteciliğin başlaması anlamında İstanbul basını dediğimiz bir basın var ama Anadolu'da da devlet gazeteciliği geleneği var. Bu bazılarına göre Türkiye'de gazetecilik açısından yanlış bir başlangıç gibi söyleniyor. Bu konuda ne dersiniz?'' sorusu üzerine Ümit Alan; ''Çarpık bir gelenek yaratmış,gazeteciliğin Osmanlı'da ilk doğması bir resmi gazete Takvim-i Vekayi. 2. Mahmut'un batılılaşma formu batılılaşma hevesi içerisinde bizim neden gazetemiz yok kaygısı ile çıkardığı bir gazete. O dönemde eli kalem tutan yani okuyacak ve yazacak insanların hepsi ticaret gelişmediği için sarayda ya da devlete bağlı kurumlarda çalışıyorlar. Dolasıyla bu insanlar gazeteciliği yaparken devletide ürkütmemeye çalışıyorlar.'' cevabını verdi. Ümit Alan, ilk özel gazetimiz olan Ceride-i Havadis'in çıkışını şöyle anlattı: ''Bir İngiliz bizim İstanbul'da 4. Levent diye bildiğimiz şu anda Maslak'ta ki plazaların olduğu yerde avlanıyor ve bir Türk çocuğunu yaralıyor. Bir Türk çocuğunu yaraladığı için tutuklanıyor ama kapitülasyonlar dönemi olduğu için İngilizler devreye girerek Osmanlı'nın tepesine biniyor. İmparatorlukta bazı tavizler vermek zorunda kalıyor. Churcill zeytinyağı ihraç izin belgesi alıyor bir de özel gazete çıkarma izni alıyor. İlk özel gazetemiz de böyle çıkıyor.''

''Türkiye'de gazeteciliğin hikayesi gazetecilik yapmak için mücadele etme tarihi''

Süleyman İrvan'ın ''Geleneklere dayalı gazetcilik anlayışıyla evrensel ilkelere dayalı gazetecilik anlayışı arasında bir gelgit durumu var.'' demesi üzerine Ümit Alan, ''Tarihimiz boyunca onun mücadelesi ile geçmiş. Türkiye'de gazeteciliğin hikayesi gazetecilik yapmak için mücadele etme tarihi. Gazetecilik yapmak değil de, hep yapmak için mücadele etmekle geçmiş bütün tarihimiz.'' yorumunda bulundu.

Medyanın koronavirüs salgınıyla alakalı performansı

Medyanın koronavirüs salgını sırasındaki performansını nasıl buluyorsunuz sorusuna  Ümit Alan, ''Koronavirüs salgını Türkiye'ye aslında bir günde gelmediği için daha önce davranılabilirdi. Medya daha uyarıcı olabilirdi. Uzman diye uzman olan insanlar değil ismi bilinen insanlar tercih edildi ve çok küçümsendi olay.'' cevabını verdi.

''Gençler bizim başımıza geldi,bizden sonra oldu gibi düşünmemeliler.''

Üsküdar Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Gül Esra Atalay'ın ''Biz yeni medya ve gazetecilik bölümünde gazeteci yetiştirmeye çalışıyoruz ama Türkiye'de gazeteci yetiştirmek ayrı bir çılgınlık. Çocuklar okuyorlar, görüyorlar doğruyu yazan gazeteciler hapse atılıyor. Böyle bir atmosferde  gazeteci adaylarına ne söylersiniz? Nasıl cesaretlendirirsiniz bu insanları?'' sorusuna Ümit Alan şu cevabı verdi: ''Cesaret hep lazım. Şunu söylemek istiyorum; bizim başımıza geldi, bizden sonra oldu gibi düşünmemeleri lazım genç arkadaşların. Ben yüksek lisans tezimi 2003 yılında jüriye sundum ve kabul edildi ama araştırmasını 2001-2002'de yaptım. Gazetelerdeki çalışanların mutluluklarını üzerine yaptım.'' ''O dönemler nasıldı mutlular mıydı?'' sorusu üzerine ''Mutsuzlardı. 2001 kriziyle birçoğu işsiz kalma korkusuyla ya da daha düşük maaşlarda çalışıyorlardı. Sadece biraz mutlu gibi görünen Vatan Gazetesi yeni kurulmuştu, orada hafif bir mutluluk vardı. Ben oradaki mutsuzluğu ve birebir yaptığım görüşmelerde yansıtılan mutsuzluğu görünce gazeteci olmaktan vazgeçmiştim. Çünkü aklım hala gazetecilikteydi bir yerden yapabilir miyim diye. Ama bunu arkadaşlara tavsiye etmiyorum çünkü olay şu anda başka bir yere gidiyor. Daha iyimser görüyorum gazeteciliğin geleceğini. Çünkü gazetecilik artık daha bireysel daha küçük ofislerde yapılan bir iş haline dönüşecek gibi geliyor bana. Bu yüzden büyük donanım ve kendini yetiştirme, çok fazla okuyup çok fazla izlemek lazım.'' dedi.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Orhan Şener: ''Dijital dönüşüm çok fazla telaffuz ediliyor ama anlamının ne olduğu konusunda tam bir mutabakat yok.''

Üsküdar Üniversitesi Yeni Medya ve Gazetecilik Bölüm Başkanı Süleyman İrvan ''Gazetecilikte Dijital Dönüşüm'' adlı bir online söyleşi gerçekleştirdi. Söyleşiye TGS Akademi Koordinatörü Orhan Şener konuk oldu. ''Dijital dönüşüm çok fazla telaffuz ediliyor ama anlamının ne olduğu konusunda tam bir mutabakat yok.'' Covid 19 virüsüyle zorunlu bir dijital dönüşüm olduğunu söyleyen Süleyman İrvan, ''Dijital dönüşüm devam eden bir süreç Türkiye bu süreci ne kadar yakabilmiş durumda,gazetecilikte dijital dönüşüm sizin gözlemlerinize göre hangi seviyede?'' şeklinde bir soru sordu.Orhan Şener bu soruyu,''Dijital dönüşüm çok fazla telaffuz ediliyor ama anlamının ne olduğu konusunda tam bir mutabakat yok,kime sorarsanız farklı bir şey söyleyecektir.Şirketlerde mesela büyük kurumsal yapılarda dijital dönüşüm denince CEO'lar falan hemen atlar,''evet dijital dönüşüm yapalım.''ama ne kastedildiği tam anlaşılamaz. Gazetele

Esra Öz: ''Eğer Türkiye'de iyi bir PR çalışması yaparsanız, hiç tanınmayan bir doktoru top noktaya çıkarabilirsiniz.''

Üsküdar Üniversitesi Yeni Medya ve Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan, CNNTürk yazarı Esra Öz ile sağlık haberciliği üzerine bir söyleşi gerçekleştirdi. Esra Öz: ''Eğer Türkiye'de iyi bir PR çalışması yaparsanız, hiç tanınmayan bir doktoru top noktaya çıkarabilirsiniz.'' Esra Öz Türk medyasının koronavirüs salgınına bakışı hakkında: ''Aslında enfeksiyon hastalıkları uzmanları bunun küçümsenecek bir durum olmadığını tedbirlerin alınması gerektiğini dile getirdiler. Ancak televizyonda biz genellikle kelle paçanın yenmesini bu işin önemsememesi gerektiğini dile getiren bazı hekimleri gördük.'' Bu hekimlerin aslında popüler hekimler olduğunun söylenmesi üzerine ise,''Aslında popüler değiller,popüler hale getiriliyorlar. Arkada çok güçlü bir PR çalışması var. Eğer Türkiye'de iyi bir PR çalışması yaparsanız, hiç tanınmayan bir doktoru top noktaya çıkarabilirsiniz. Bunun altında yatan tek nokta var para. Parasını v

NEDİR BU COVİD-19?

Merhaba değerli okurlar, son zamanlarda dünyayı etkisi altına alan Korona Virüsü(COVİD-19)'nün son görüldüğü ülkelerden biri de Türkiye oldu. Bu yazımda sizlere hem virüs hakkında bilgi vermek, hem de halkımızın ne düşündüğünü aktarmak adına yaptığım röportajları yazacağım. KORONA VİRÜSÜ NEDİR? Coronavirus’lar (Cov), soğuk algınlığından Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS – CoV) ve Ağır Akut Solunum Sendromu (Severe Acute Respiratory Syndrome, SARS-CoV) gibi daha ciddi hastalıklara neden olan bir virüs ailesidir. Yapılan kapsamlı araştırmalar sonucunda, SARS-CoV’un misk kedilerinden, MERS-CoV’un ise tek hörgüçlü develerden insanlara bulaştığı ortaya çıkmıştır. İlk kez Aralık ayında görülen ve "2019-nCoV" olarak adlandırılan virüs,  K oronavirüs ya da  C orona  V irüsü  adıyla biliniyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 11 Şubat'ta koronavirüs kaynaklı hastalığa  Covid-19  adını verdi. Daha sonra küresel salgın anlamına gelen "pandemi" olarak ilan edildi.